Ailede Çocuğa Ruhsal Bağımsızlığın Kazandırılması

AİLEDE ÇOCUĞA RUHSAL BAĞIMSIZLIĞIN KAZANDIRILMASI

Doğumla beraber anne-çocuk arasındaki göbek kordonu fiziksel olarak kesilir. Fakat ruhsal anlamda bu bağ asla kopmaz, hatta bazen hayat boyu sürer. Bazı anneler farkında olmadan çocuğun kendilerine bağımlı kalmasından müthiş zevk duyarlar. Onu kendilerine bağımlı kılmak için her işini yaparlar. Çocuk bu durumdan ömür boyu zarar görür. Kendi kendine yetme, kendi ayakları üzerinde durmayı asla öğrenemez. Ömür boyu anne-baba çocukla yaşamayacaktır. Günün birinde çocuğunuz yalnız  başına kaldığında müthiş bir yıkıntıya ,çöküntüye uğrar, ne yapacağını şaşırır. Hayatını bir türlü düzene sokamaz. Çocuğun böyle bir depresyona uğramaması için onu doğumdan itibaren, her davranışımız ve yaklaşımımızla bağımsızlığını kazanacak davranışlara itmeliyiz. Bunun için çocuğun yapabileceği işleri kendisine yaptırmalıyız.

Çocuğa alacağımız eşyaları kendi zevkine göre, kendisine seçtirmeliyiz. Odasını ve özel eşyalarını kendi kendine düzenleme imkanı vermeliyiz. Kendisi ile ilgili kararları, kendisine verdirmeliyiz. Arkadaş seçiminde, evdeki, okuldaki, yaşamında baskıcı olmadan, çocuğa sadece rehber olmalıyız. Anne-babanın aşırı koruyucu tutumu, ilgi ve sevgisi çocuğun gelişimini engeller. Büyümesini, olgunlaşmasını köstekler. Korkular, kekemelik, uyku bozuklukları  gibi birçok duygusal bozukluk aşırı bağımlı olan çocuklarda sıkça görülür. Belirgin ruhsal sorunları görülmese bile çocuğun yaşamdaki başarısını ve topluma uyum sağlamasını engeller. Eğitiminde yeterli sevgi ile bağımsızlığı dengeleyerek yetiştirdiğimiz çocuklar sağlıklı bir toplumun kurulmasını sağlayacaktır.

 Her anne ve baba çocuklarının kendi ayaklarının üzerinde durmasını ve sorumluluk sahibi olmasını ister. Ancak, çocuklarının ne zaman ve ne kadar bağımsızlık kazanması ve sorumluluk vermek için en uygun yaşın ne olduğu konusunda karmaşa yaşarlar. Çocuklara çok erken zamanda çok fazla özgürlük verme fikri ebeveynleri endişelendirir, çünkü çocuklarının güvenlikleri önceliklidir ve aileler onların güvende olduklarından emin olmak isterler. Yeni doğan bir bebek beslenme, sıcaklık, güvenlik gibi temel ihtiyaçları için ebeveynlerine bağımlıdır. Ancak, bu günlerin geride kaldığı erken çocukluk döneminden itibaren, çocuklara ayaklarının üzerinde kendi başlarına nasıl duracaklarını öğretmek için hiç bir zaman erken değildir.

Çocuklar büyüdükçe, kendi başlarına bir şeyleri daha fazla yapabilme, kendilerini daha iyi ifade edebilme ve çevrelerini bağımsız olarak keşfedebilme becerileri gelişir. Zaman içerisinde çevrelerine etkilerinin olduğunu ve çevrelerini kontrol edebildiklerini fark ederler. Bu bağımsızlık hissi özgüvenlerine yansır ve benlik algılarının olumlu gelişmesini sağlar. Bir şeyleri kendi başına yapabilme hissi geliştikçe, başarılı olduklarını hissederler. Çocuklara seçme fırsatı sunulduğunda ve sorumluluk almaya başladıklarında, ailesinin ve toplumun içerisinde kendilerinin etkin bir rol sahibi olduklarını fark ederler.

Çocuklar, bağımsızlık duygularını geliştirmek ve sorumluluk sahibi olmak için ilk ve en önemli derslerini evlerinde alabilirler. Peki, aileler çocuklarına sorumluluk bilincini ve bağımsızlık duygusunu nasıl kazandırabilirler?

         Çocukların öncelikle güvende olduklarını hissetmeye ve ebeveynleri tarafından desteklendiklerini bilmeye ihtiyaçları vardır. Çocuklara bağımsızlık kazandırmak ve sorumluluk vermek için tek başlarına bir şeyleri denemelerine izin vermek ile gerçekten ihtiyaçları olduklarında onları desteklemek arasındaki dengeyi kurmak çok önemlidir. Çocuklar ancak güvende olduklarını hissettiklerinde, yeni bir şeyler denemek için cesaret gösterirler.

Çocukların, ebeveynlerinin onlara inandıklarını bilmelerine ihtiyaçları vardır. Küçük bir çocuğun kendi becerileri hakkındaki fikri, ebeveynlerinin onun becerileri hakkındaki fikrine dayanır. Kendilerine inançları geliştiği takdirde, yapmaya uğraştıkları şeylerde pes etmezler. Böylelikle, özgüvenleri kendiliğinden gelişmeye başlar ve sabırlı olmayı öğrenirler. Bu nedenlerle, anne ve babalar öncelikle çocuklarına inanmalılar ve bu inançlarını hem sözlerine hem de davranışlarına yansıtmalıdırlar.

Çocuklar, karşılaştıkları bir problemi nasıl çözeceklerini sorduklarında, onlara doğrudan çözümü sunmak yerine, probleme yönelik soruları detaylı sorarak problemin üstesinden gelmeleri için onlara rehber olunmalıdır. Öncelikle problemi tanımlamaktan başlayarak, olası çözüm yollarını bulmaya ve her çözüm yolunun olumlu ve olumsuz sonuçlarını değerlendirmeye teşvik edilebilirler.

Çocukların çevrelerini keşfetmeleri ve yeni deneyimler yaşamaları için hata yapmaya ihtiyaçları vardır. Aileler, günlük hayatta çocuklarının karşılaştıkları problemleri kendileri çözdüklerinde ve onların deneyip yanlış yapmalarına izin vermediklerinde, çocuklar kendilerini başkalarına bağımlı hissederler. Ayrıca, kendi benliklerini yetersiz olarak algılarlar. Ancak, ebeveynler çocuklarının yaşlarına uygun küçük problemleri kendi başlarına çözmelerine fırsat tanıyarak ve bu süreçte yaptıkları yanlışlardan öğrenmelerine izin vererek onların hayatta karşılaşacakları her duruma karşı esnek ve dayanıklı olmalarına fırsat sağlarlar ve gelecekte önlerine çıkacak büyük problemleri nasıl ele alacaklarını öğretmiş olurlar. Çocuklar her gün günlük işleri kendi başlarına bitirdikçe, daha güçlü olduklarını ve kendilerine daha çok güvendiklerini hissedeceklerdir.

Çocukların sorumluluk alabilmeleri için ailelerin kendi üstlerine düşen sorumlulukları yerine getirerek onlara örnek olmaları gerekir. Çocuklar, bir şeyin nasıl yapılacağını duymaktan çok, gözlemleyerek ve deneyerek öğrenirler. Bu sebeple, çocuklara sadece sorumluluk almanın neden gerekli olduğu anlatılmamalıdır. Aynı zamanda, onlara nasıl sorumluluk sahibi olacakları gösterilmelidir. Anne ve babalar üstlendikleri sorumluluklara sadık oldukları zaman, çocuklarına sorumluluk sahibi olmanın önemini de göstermiş olurlar. Çocukların sorumluluk aldıkları belirli bir yaş kendiliğinden gelmeyecektir. Onlar, sorumluluk almayı adım adım öğrenirler. Başlangıçta oyuncaklarını toplayarak sorumlu davranışlar gösterebilirken, zamanla masayı kurmaya yardım ederek veya yataklarını toplayarak gösterebilirler. Çocuklara, yaşlarına uygun olarak günlük üstlenebilecekleri sorumlulukların bir listesi yapılabilir. Onlar büyüdükçe, sorumlulukları arttırılabilir. Çocuklardan beklenen sorumlulukların onların yaşlarına uygun olmasına dikkat edilmelidir. Örneğin, 6 yaşındaki bir çocuktan masanın örtüsünü sermesi beklendiğinde, örtü simetrik olarak serilmemiş olabilir, bu eleştirilmemelidir. Böyle bir durumda, çocuk kendini yetersiz hisseder ve pes etme eğilimi artar. Çocuğun gösterdiği çaba ebeveyn tarafından görülmeli ve takdir edilmelidir. Çocuklardan yapılması istenen şeyin nasıl yapılacağının anlaşıldığından emin olunmalıdır. Bir görev parçalara bölerek öğretilebilir. Bu süreçte ebeveynlerin çocuklarına karşı sabırlı olması çok önemlidir.Çocuklar sorumluluk aldıklarında gösterdikleri çaba mutlaka takdir edilmelidir. Örneğin, “Bunu yapmak için çok uğraşmışsın, çok çaba harcamışsın.” gibi. Ancak, yapamadıklarında da azarlanmamalı veya cezalandırılmamalı. Çocukların yerine getirmedikleri görevleri anne ve babalar üstlenmemeli, sorumluluğunu almadıkları bir görevin ya da davranışın doğal sonucunu yaşayarak sorumluluk almayı öğrenebilirler.Sorumlu olmayı öğrenmenin önemli bir kısmı da iyi seçimler yapmayı öğrenmektir. İyi seçimler yapabilmek de pratik yapmayı gerektirir. Küçük çocuklar bile belirli seçimler yapabilirler. Örneğin, iki seçenek arasından hangi pantolonu giyeceğine karar verebilir. Sonuçlarından sorumlu olduklarını bilerek, karar verebilmeyi öğrenebilmeleri için onlara seçenekler sunulmalı ve karar vermeye teşvik edilmelidir. Çocuklara sorumluluklarını hatırlamalarına yardımcı olunabilir. Örneğin, ebeveynler tüm aile bireyleri için bir sorumluluk takvimi yapabilirler.Hem iyi hem de kötü seçeneklerin her birinin bir sonucu olduğunu anlamalarına yardımcı olunmalıdır. Çocuklarla önlerinde seçeneklerin nasıl sonuçları oldukları konuşulmalıdır. Ebeveynler, bunu kendi hayatlarından örnekler vererek anlatabilir. Bu tarz sohbetler, çocuklara aslında gün içinde pek çok seçim yaptığımızın ve vereceğimiz her kararın sorumluluğunu üstlenmeyi kabul ettiğimizi öğretir.

Cevap bırakın

Your email address will not be published.